12 Nisan 2012 Perşembe

iPod'la Yaşam Sanatı: Hayatımızı MP3'ler mi yönetiyor?

Yolda gitmektesindir. Camdan dışarıyı izlersin, apartmanlara bakarsın. Çevre yolundaysan şayet "Buralarda da yaşanır mı?" der geçersin sıvası dahi tamamlanmamış özensiz bloklara bakarken. Her zamanki gibi bilmişlik peşindesindir, bıkkınlığını kendine bahane yapmışsındır. Trafiğin yoğun olduğu ve senin hiç uykunun olmadığı zamanlarda sığındığın parçaları dinlemeye başlarsın. Genelde eğlendiğin anları anımsatan parçaları tercih edersin, için daralmaya yüz tutmuştur çünkü.  Vakit hızlı aksın istersin. Bir an önce varmak değildir de niyetin, şu kargaşadan ve buhrandan kurtulmaktır tek derdin. Durmakla ve kalkmakla bitmek bilmez yollar. Sen sadece sarsıldığınla kalakalırsın ve biraz da mide bulantısıyla.

Kışsa şayet ve üşüdüysen azıcık beklerken aracını, oturduktan bir süre sonra mayışmaya başlarsın. Yatağın gibi güvende hissetmek için kendini, favori albümlerinden birini seçersin. Bilindik parçalarla, sevdiğin seslerin tanıdık tınısıyla yavaş yavaş uykulu halini alırsın. Sürekli dinlediğin albümü keşfetmeni sağlayan parçayı açarsın evvel. Hani defalarca ama defalarca dinlediğin, walkman zamanlarından kalma tabirle bitip bitip tekrar başa aldığın parçayı diyorum. Earworm sendromu olanlar anlayacaktır ne demek istediğimi. 2, yok yok 3 kere dinledikten sonra "takıntı" parçanı, albümün başına gelirsin. 1. parça, 2. parça derken uyuyakalırsın.

Yarı uykuda yarı uyanık giderken, yavaş yavaş ayılmaya başlarsın. Kafan yandaki arkadaşın üstüne düşmüştür belki de. Yol boyu rahat vermemişsindir adama, farkında bile değilsindir. Bir parça çalar o esnada. Senin daha önce hiç dikkatini çekmemişlerden biri. Hep es geçtiklerinden biri. O çok sevdiğin parçayı defalarca dinlemekten şans vermediğin ya da yolun bitip de vaktinin kalmadığı parçalardan biri. Tam uyandığın esnada savunmasız yakalamıştır seni. Bu sefer anlatabilmiştir sana derdini. Ne güzelmiş oysa ki, albümün o senin tarafından keşfedilmemiş, senin tarafından sana gizlenmiş parçası. Halbuki alsan artık şu ipod'u shuffle'a, o an ne gelse onu dinlesen. Sevdiğin bir parça denk geldi mi keyiflensen... Bir sonraki o kadar sarmasa da sabredip bitmesi için beklesen... Artık biraz karşına çıkana müdahale etmeye çalışmasan da, o da gelse.